Ketojenik diyet ilk olarak epilepsi hastalarının kullandığı ilaçların yan etkilerini azaltmak ve geçirilen nöbetleri önlemek amacıyla bulunan bir diyet tedavisiydi. Fakat günümüzde son zamanlarda sıklıkla uygulanan popüler zayıflama diyetlerden biridir. Ketojenik diyet vücudun enerjisini karbonhidratlar yerine yağlardan sağlaması temeline dayanıyor. Yani vücuttaki enerji metabolizmasını değiştirerek, vücudun yakıtını glikoz yerine keton cisimcikleri olarak değiştirir. Ketojenik diyette günlük alınan enerjinin besin öğelerine yüzde olarak dağılımında farklılıklar olabilir, fakat en temel ketojenik diyet içeriği; karbonhidratın fazlaca kısıtlandığı %5-10 karbonhidrat, %20-25 protein ve %65-70 yağ olan kompozisyonudur. Bu diyette temel amaç vücudun yakıtını değiştirmektir diyebiliriz.
Ketojenik Diyetlerin Sağlığı Olumsuz Etkileyen Sonuçları Nelerdir?
Bu çok cazip görünen ve kısa sürede sonuç verebilen beslenme programı aslında vücutta tüm dengeleri değiştirir ve elbette bunun yan etkileri vardır.
- Vücutta enerji metabolizmasının değişmesine bağlı olarak el ve ayaklarda titreme, bayılma, mide bulantısı ve halsizlik baş gösterebilir.
- Ketojenik beslenme sebebiyle vücuttan kalsiyum atımı artar. Bu sebeple kemik sağlığı olumsuz yönde etkilenebilir. Bu durum ileri yaşlarda osteoporoz riskini doğurur.
- Bu beslenme şekliyle vücuttan sodyum atımı da fazla olur. Bu sebeple sıvı-elektrolit dengesinde bozulma görülebilir.
- Karbonhidratlar günlük beslenmede kısıtlı olacağından vücudun günlük lif ihtiyacı karşılanamayabilir. Bu sebeple kabızlık problemi yaşanabilir. Uzun süre yetersiz lif tüketimi barsak hastalıkları ve barsak kanseri riskini artırır.
- Ketojenik beslenme ile kanda ürik asit miktarı artar. Kanda ürik asit artışı gut riskini artırır.
- Bu diyetin uzun süre yapılması karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını bozulmasına neden olur.
- Yine ketojenik diyetle kan kolesterolü artar. Bu durum koroner kalp hastalıkları açısından risk oluşturabilir.
- Ketojenik diyetlerin diüretik etkisi vardır yani vücuttan fazladan su atılmasına neden olur. Su atılımı ile mineral kaybı da olur. Hem vücudun susuz kalmasına hem de elektrolit dengesinin bozulmasına neden olur.
- Diyette karbonhidratların kısıtlanması, sebze ve meyve alımını da etkiler. Diyette yeterince sebze ve meyve bulunamaması vitamin ve mineral yönünden vücudun yetersiz kalmasına sebep olur.
- Yetersiz mikronutrient (vitamin, mineral vb.) alımı sonucunda; deride kuruluk solukluk, tırnaklarda ve saçlarda cansızlık ve kopma, ağız sağlığında bozulma gibi sorunlar görülebilir.
- Yetersiz meyve ve sebze tüketimi sebebiyle antioksidanlar açısında yetersiz beslenildiği için vücudun bağışıklık sistemi zayıflar.
YENİLMEMESİ GEREKEN BESİNLER
- Tahıllar — Buğday, mısır, pirinç, yulaf türevleri
- Şeker — bal, agave, akçaağaç şurubu, pekmez
- Meyveler — elma, muz, portakal, kavun, karpuz
- Kökler — patates, tatlı patates
- Baklagiller
YENİLEBİLECEK BESİNLER
- Etler — balık, biftek, kuzu, kümes hayvanları, yumurta
- Yağlar — hindistancevizi yağı, çörek otu yağı, iyi zeytinyağı, susam yağı,
- Kuruyemiş ve yağlı tohumlar — ceviz, fındık, ay çekirdeği, kaju, makademia
- Bol yağlı süt ürünleri — Kaşar, beyaz peynir, krema, tereyağı
- Avokado ve böğürtlengiller — yaban mersini, böğürtlen, karadut, frambuaz gibi glisemik indeksi düşük olanlar
- Tatlandırıcılar — stevia, eritritol gibi düşük karbonhidratlı tatlandırıcılar
- Yeşil Yapraklı Sebzeler — Ispanak, lahana, roka, marul
- Toprak üstü sebzeleri — brokoli, karnabahar
Ketojenik diyetler, bilinçsiz ve yanlış uygulamalar sebebiyle vücut sağlığı olumsuz etkiler ve kalıcı bozulmalar meydana gelebilir.